Dersler başladı. Yoğun bir dönem beni bekliyor. Yaklaşık 3 yıldır akademisyen olarak derslere giriyorum. 3 yılın sonunda vardığım sonuç: eğitim felsefesinin en temelden başlanarak tekrar gözden geçirilmesi ve ders işleme tekniklerinin, öğrencinin ve öğretmenin rolünün bu yeni bağlamda tekrar dizayn edilmesi gerekiyor. Dersleri mümkün olduğunca sınıftan çıkarmak, içeride kalınan zamanlarda da yoğunlukla örnek vaka analizleri veya olaylar üzerinden gitmek, dersler ile alakalı olarak geliştirilmiş oyunlarla konuları pekiştirmek gerekiyor. Fakat bu ideal sisteme ulaşmak için sınıf mevcutlarının 25-30 kişiyi geçmemesi, talepkar ve sorgulayan öğrenciler, sistemi destekleyen bir yönetim, altyapı vs. gerektiğini de hesaba katmamız lazım. Bu dönem bazı derslerde sınıftan çıkacağız. Nereye gideceğimizi ve neler yapacağımızı sayfamızdan takip edebilirsiniz.
Sistemin yeniden dizayn edilmesi gerekliliği sadece ülkemizde değil, diğer birçok ülkede de yoğun şekilde tartışılan bir husus. Özellikle üniversitelerin tranformasyonu, birinci, ikinci ve üçüncü nesil üniversiteler, not sistemi, diplomaların geçerliliği gibi konular oldukça aktüel. Üçüncü nesil üniversitelerin nasıl oluşturulabileceği ile alakalı geçenlerde rastladığım bir kitabı ( Towards the Third Generation University: Managing the University in Transition ) en kısa zamanda okumayı ve kısa bir değerlendirmesini burada sizlerle de paylaşmayı planlıyorum.
Bu tartışmaların diğer bir yönü ise öğrenciler ile ilgili. Bu konuya da uygun bir zamanda değinelim. Zira dönemin ilk yazısında öğrencilerin moralini bozmak istemiyorum.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder